Bekçi Cemil ile Sultan'ın Patara'da büyüyen aşkı

Güncel (İHA) - İhlas Haber Ajansı | 26.02.2020 - 11:36, Güncelleme: 26.02.2020 - 11:36 3685+ kez okundu.
 

Bekçi Cemil ile Sultan'ın Patara'da büyüyen aşkı

Bekçi Cemil ile Sultan'ın Patara'da büyüyen aşkı - Antalya'da Patara Antik Kenti'nde 27 yıl bekçilik yaptıktan sonra emekli olan 84 yaşındaki Cemil ve 80 yaşındaki eşi Sultan Akgül, 64 yıldır mutlu evliliklerini sürdürüyor - Antik kentin tarihi kalıntıları arasında ömür geçiren çift, ilgi çekici aşk hikayelerini gülümseyerek anlatıyor - Cemil Akgül: "Evliliğimiz uğurlu da geldi ve Patara'nın ilk bekçisi olarak 1962 yılında göreve başladım. Eşimle sırt sırta vererek maddi zorluklara göğüs gerdik ve mutlu bir hayat sürdük" - Sultan Akgül: "Eşimin Patara'da bekçi olarak görevlendirilmesi sıkıntılarımızın bittiği gündü. O günden sonra güzel bir hayatımız oldu"ANTALYA (AA) - SÜLEYMAN ELÇİN - Arkeolojik kazılardan elde edilen bulgularda, insan yaşamına dair 6 bin yıllık izler bulunan Patara Antik Kenti, binlerce yıl öncesinden günümüze uzanan kalıntıları arasında büyüyen örnek bir aşk hikayesini de barındırıyor.Antalya'nın Kaş ilçesindeki Patara, Likya medeniyetinin en değerli kentlerinden biri olarak gösteriliyor. Koruma altına alınan alan, henüz arkeolojik kazıların başlamadığı 1962 yılında bekçi olarak görevlendirilen, bugün 84 yaşındaki Cemil Akgül'e emanet edildi.Burada 27 yıl bekçilik yapıp emekli olan Cemil ile 80 yaşındaki eşi Sultan Akgül için Patara, bir antik kentten fazlasını ifade ediyor. Nedeni ise tarihi kalıntıların Akgül ve 64 yıllık hayat arkadaşının acı tatlı günlerinin en yakın tanığı olması...- Antik kent aşklarına ev sahipliği yaptıCemil Akgül, yarım asrı geçen evliliklerinde Patara'da bekçi olarak görevlendirilmesini kırılma noktası olarak gösteriyor. Birbirlerine sevgiyle bakan Akgül çifti, günümüze uzanan ilgi çekici aşk hikayelerini gülümseyerek anlatıyor. Yaşadıklarını bir çırpıda anıların süzgecinden geçiren Sultan Akgül, ailesinin Cemil ile evlenmesine karşı çıktığı günleri hüzünlenerek hatırlıyor.O yıllarda çobanlık yapıp, düğünlerde zurna çalan Cemil Akgül'le evlenmesine "Zurnacıyla mı evleneceksin?" diye tepki gösteren ailesine karşı durduğunu anlatan Sultan Akgül, buna rağmen pes etmemiş. Kendi söylemiyle "her şeyi göze alıp" sevdiğiyle evlenen kadın, eşiyle yokluk içinde çileli günlere de göğüs germiş.Tutkuyla bağlı olduğu aşkına sahip çıkan Sultan Akgül, eşinin Patara'da bekçi olarak görevlendirilmesini "sıkıntıların bittiği gün" olarak niteliyor.Bekçi olarak görevlendirildiğinde uğruna yokluğu göze alan eşine "evliliğimiz uğurlu geldi" diyerek sarılmasını unutamayan Cemil Akgül de antik kenti, yıllarca gözü gibi korumanın gururunu yaşıyor. Cemil Akgül, elini bırakmadığı eşinin gözlerine bakıp, üzerine titrediği tarihi kalıntıların arasında kahvesini yudumlarken hayallere dalıyor.Akgül ailesi için özel bir anlamı olan Patara, şimdilerde ise çiftin 10 çocuğundan biri olan Mustafa Akgül'e emanet. - "Ailesinin baskısına rağmen beni 3 yıl bekledi"Antik kentin içinde bulunduğu Gelemiş Mahallesi'nde yaşayan Cemil Akgül, AA muhabirine, 2 yaşındayken annesini, 5 yaşındayken de babasını kaybetmesi nedeniyle öksüz ve yetim büyüdüğünü söyledi.Ablasının himayesinde çobanlık, inşaat işçiliği yapıp, düğünlerde zurna çalarak hayat mücadelesi verdiklerini anlatan Akgül, aynı köyden Sultan ile çobanlık yaptığı sırada tanıştıklarını ifade etti.Yiyecek ekmeğe muhtaç büyüdüğünü, eşinin ise varlıklı bir ailenin kızı olduğunu belirten Akgül, "Eşim o dönemde ailesinin karşı çıkmasına rağmen benimle evlendi. Birbirimizi çok sevmiştik. Evlilik için ailesinin baskısına rağmen beni 3 yıl bekledi. Sonrasında mutlu bir hayatımız oldu. Evliliğimiz uğurlu da geldi ve Patara'nın ilk bekçisi olarak 1962 yılında göreve başladım. Eşimle sırt sırta vererek maddi zorluklara göğüs gerdik ve mutlu bir hayat sürdük. Birbirimizi hiç üzmedik." diye konuştu.- "Boğazımdan haram lokma geçirmedim" Görev yaptığı yıllarda geniş bir alana yayılan Patara'yı korumak için günde yaklaşık 8 saat yürüdüğünü aktaran Akgül, görevini layıkıyla yapmaya çalıştığını dile getirdi.Akgül, şöyle devam etti: "Antik kentte nerede tarihi kalıntı var, özellikleri nedir, hepsini bilirim. Tarihe gözüm gibi baktım. Koca profesörler yıllar sonra gelip elimi öptü. 'Buraları korumuşsun. Eli öpülesi insansın' dediler. Hazine arayanları, tarihi eser kaçakçılarını sokmadım. Antikacılar geliyor, rüşvet teklif ediyorlardı. Haram lokmayı boğazımdan geçirmedim. Bir gün biri geldi ve hediye vermek istedi. Amerika'dan geldiğini, arkeolog olduğunu söyledi. Bir taşı gösterdim ve özelliğini sordum. Açıklama yapamayınca tarihi eser kaçakçısı olduğunu anladım. Antik kente girmek için günlerce uğraştı ama sokmadım." Eşiyle el ele verip zaman zaman antik kenti gezdiklerinde hatıralarının canlandığını ifade eden Akgül, "Ekmeğimi yıllarca buradan yedim. Tarihi eserler beni adeta hayata döndürdü. Aile kurmamı sağladı. Onlar canımdan değerli." dedi. - Görevi oğluna devretti Prof. Dr. Fahri Işık ve Prof. Dr. Havva İşkan Işık çiftinin 1988 yılında Patara'da kazı çalışmasına başladığı yıl emekliye ayrıldığına işaret eden Akgül, görevini oğlunun devraldığını söyledi.Böylece gözünün arkada kalmadığını dile getiren Akgül, "Fahri ve Havva hocalarımız sayesinde antik kent büyüdü ve dünyaca tanınır hale geldi. Ben de bekçiliği oğluma devrettim. Oğluma her zaman 'Sana haram yedirmedim. Aç kaldım ama harama el uzatmadım. Devletin hakkını asla yedirme. Hakkımı helal etmem.' diyorum." şeklinde konuştu.- "Aşkım için ailemi karşıma aldım"Sultan Akgül ise eşiyle mutlu, huzurlu bir ömür sürdüklerini ifade etti. Eşinin maddi durumunun kötü olması nedeniyle ailesinin evliliğine karşı çıktığını anlatan Akgül, şunları kaydetti:"Eşim 8 kilo buğday karşılığında 3 bin keçiye bakıyordu. Karnını zor doyuruyordu. Eşim o dönem zurnacılık yaptığı için 'Zurnacıyla mı evleneceksin' dediler. Ben de 'Cemil'in yaralı kuşuyum. Gerekirse davulculuk yapar, def çalarım. Gönül sevdikten sonra zurnacısı da bir davulcusu da' dedim. Ailemi karşıma aldım. Her şeyi göze alıp evlendim. Yaşadığımız zorluklara rağmen her geçen gün bir birimize daha fazla kenetlendik. Evlendik, güzel bir ailemiz oldu. Eşimin Patara'da bekçi olarak görevlendirilmesi sıkıntılarımızın bittiği gündü. O günden sonra güzel bir hayatımız oldu."- "Bir taşının bile çalınmasına izin vermedi"Antik kentin bekçiliğini devralan Mustafa Akgül de "Babam, antik kentin bir taşının bile çalınmasına izin vermedi. Ben de 32 yıldır aynı bilinçle görev yapıyorum." dedi.Emekli olmayı düşündüğünü belirten Akgül, "Burada babamın büyük emekleri var. Bunun kıymetini iyi biliyorum. Elimden geldiğince korumaya çalışıyorum. Antik kenti gezerken babamın bu yolları adım adım yürüdüğü aklıma geliyor ve mutlu oluyorum." diye konuştu.Muhabir : Süleyman ElçinYayınlayan : Ahmet Kayır

Bekçi Cemil ile Sultan'ın Patara'da büyüyen aşkı

- Antalya'da Patara Antik Kenti'nde 27 yıl bekçilik yaptıktan sonra emekli olan 84 yaşındaki Cemil ve 80 yaşındaki eşi Sultan Akgül, 64 yıldır mutlu evliliklerini sürdürüyor - Antik kentin tarihi kalıntıları arasında ömür geçiren çift, ilgi çekici aşk hikayelerini gülümseyerek anlatıyor - Cemil Akgül: "Evliliğimiz uğurlu da geldi ve Patara'nın ilk bekçisi olarak 1962 yılında göreve başladım. Eşimle sırt sırta vererek maddi zorluklara göğüs gerdik ve mutlu bir hayat sürdük" - Sultan Akgül: "Eşimin Patara'da bekçi olarak görevlendirilmesi sıkıntılarımızın bittiği gündü. O günden sonra güzel bir hayatımız oldu"

ANTALYA (AA) - SÜLEYMAN ELÇİN - Arkeolojik kazılardan elde edilen bulgularda, insan yaşamına dair 6 bin yıllık izler bulunan Patara Antik Kenti, binlerce yıl öncesinden günümüze uzanan kalıntıları arasında büyüyen örnek bir aşk hikayesini de barındırıyor.

Antalya'nın Kaş ilçesindeki Patara, Likya medeniyetinin en değerli kentlerinden biri olarak gösteriliyor. Koruma altına alınan alan, henüz arkeolojik kazıların başlamadığı 1962 yılında bekçi olarak görevlendirilen, bugün 84 yaşındaki Cemil Akgül'e emanet edildi.

Burada 27 yıl bekçilik yapıp emekli olan Cemil ile 80 yaşındaki eşi Sultan Akgül için Patara, bir antik kentten fazlasını ifade ediyor. Nedeni ise tarihi kalıntıların Akgül ve 64 yıllık hayat arkadaşının acı tatlı günlerinin en yakın tanığı olması...

- Antik kent aşklarına ev sahipliği yaptı

Cemil Akgül, yarım asrı geçen evliliklerinde Patara'da bekçi olarak görevlendirilmesini kırılma noktası olarak gösteriyor. Birbirlerine sevgiyle bakan Akgül çifti, günümüze uzanan ilgi çekici aşk hikayelerini gülümseyerek anlatıyor.

Yaşadıklarını bir çırpıda anıların süzgecinden geçiren Sultan Akgül, ailesinin Cemil ile evlenmesine karşı çıktığı günleri hüzünlenerek hatırlıyor.

O yıllarda çobanlık yapıp, düğünlerde zurna çalan Cemil Akgül'le evlenmesine "Zurnacıyla mı evleneceksin?" diye tepki gösteren ailesine karşı durduğunu anlatan Sultan Akgül, buna rağmen pes etmemiş. Kendi söylemiyle "her şeyi göze alıp" sevdiğiyle evlenen kadın, eşiyle yokluk içinde çileli günlere de göğüs germiş.

Tutkuyla bağlı olduğu aşkına sahip çıkan Sultan Akgül, eşinin Patara'da bekçi olarak görevlendirilmesini "sıkıntıların bittiği gün" olarak niteliyor.

Bekçi olarak görevlendirildiğinde uğruna yokluğu göze alan eşine "evliliğimiz uğurlu geldi" diyerek sarılmasını unutamayan Cemil Akgül de antik kenti, yıllarca gözü gibi korumanın gururunu yaşıyor.

Cemil Akgül, elini bırakmadığı eşinin gözlerine bakıp, üzerine titrediği tarihi kalıntıların arasında kahvesini yudumlarken hayallere dalıyor.

Akgül ailesi için özel bir anlamı olan Patara, şimdilerde ise çiftin 10 çocuğundan biri olan Mustafa Akgül'e emanet.

- "Ailesinin baskısına rağmen beni 3 yıl bekledi"

Antik kentin içinde bulunduğu Gelemiş Mahallesi'nde yaşayan Cemil Akgül, AA muhabirine, 2 yaşındayken annesini, 5 yaşındayken de babasını kaybetmesi nedeniyle öksüz ve yetim büyüdüğünü söyledi.

Ablasının himayesinde çobanlık, inşaat işçiliği yapıp, düğünlerde zurna çalarak hayat mücadelesi verdiklerini anlatan Akgül, aynı köyden Sultan ile çobanlık yaptığı sırada tanıştıklarını ifade etti.

Yiyecek ekmeğe muhtaç büyüdüğünü, eşinin ise varlıklı bir ailenin kızı olduğunu belirten Akgül, "Eşim o dönemde ailesinin karşı çıkmasına rağmen benimle evlendi. Birbirimizi çok sevmiştik. Evlilik için ailesinin baskısına rağmen beni 3 yıl bekledi. Sonrasında mutlu bir hayatımız oldu. Evliliğimiz uğurlu da geldi ve Patara'nın ilk bekçisi olarak 1962 yılında göreve başladım. Eşimle sırt sırta vererek maddi zorluklara göğüs gerdik ve mutlu bir hayat sürdük. Birbirimizi hiç üzmedik." diye konuştu.

- "Boğazımdan haram lokma geçirmedim"

Görev yaptığı yıllarda geniş bir alana yayılan Patara'yı korumak için günde yaklaşık 8 saat yürüdüğünü aktaran Akgül, görevini layıkıyla yapmaya çalıştığını dile getirdi.

Akgül, şöyle devam etti:

"Antik kentte nerede tarihi kalıntı var, özellikleri nedir, hepsini bilirim. Tarihe gözüm gibi baktım. Koca profesörler yıllar sonra gelip elimi öptü. 'Buraları korumuşsun. Eli öpülesi insansın' dediler. Hazine arayanları, tarihi eser kaçakçılarını sokmadım. Antikacılar geliyor, rüşvet teklif ediyorlardı. Haram lokmayı boğazımdan geçirmedim. Bir gün biri geldi ve hediye vermek istedi. Amerika'dan geldiğini, arkeolog olduğunu söyledi. Bir taşı gösterdim ve özelliğini sordum. Açıklama yapamayınca tarihi eser kaçakçısı olduğunu anladım. Antik kente girmek için günlerce uğraştı ama sokmadım."

Eşiyle el ele verip zaman zaman antik kenti gezdiklerinde hatıralarının canlandığını ifade eden Akgül, "Ekmeğimi yıllarca buradan yedim. Tarihi eserler beni adeta hayata döndürdü. Aile kurmamı sağladı. Onlar canımdan değerli." dedi.

- Görevi oğluna devretti

Prof. Dr. Fahri Işık ve Prof. Dr. Havva İşkan Işık çiftinin 1988 yılında Patara'da kazı çalışmasına başladığı yıl emekliye ayrıldığına işaret eden Akgül, görevini oğlunun devraldığını söyledi.

Böylece gözünün arkada kalmadığını dile getiren Akgül, "Fahri ve Havva hocalarımız sayesinde antik kent büyüdü ve dünyaca tanınır hale geldi. Ben de bekçiliği oğluma devrettim. Oğluma her zaman 'Sana haram yedirmedim. Aç kaldım ama harama el uzatmadım. Devletin hakkını asla yedirme. Hakkımı helal etmem.' diyorum." şeklinde konuştu.

- "Aşkım için ailemi karşıma aldım"

Sultan Akgül ise eşiyle mutlu, huzurlu bir ömür sürdüklerini ifade etti.

Eşinin maddi durumunun kötü olması nedeniyle ailesinin evliliğine karşı çıktığını anlatan Akgül, şunları kaydetti:

"Eşim 8 kilo buğday karşılığında 3 bin keçiye bakıyordu. Karnını zor doyuruyordu. Eşim o dönem zurnacılık yaptığı için 'Zurnacıyla mı evleneceksin' dediler. Ben de 'Cemil'in yaralı kuşuyum. Gerekirse davulculuk yapar, def çalarım. Gönül sevdikten sonra zurnacısı da bir davulcusu da' dedim. Ailemi karşıma aldım. Her şeyi göze alıp evlendim. Yaşadığımız zorluklara rağmen her geçen gün bir birimize daha fazla kenetlendik. Evlendik, güzel bir ailemiz oldu. Eşimin Patara'da bekçi olarak görevlendirilmesi sıkıntılarımızın bittiği gündü. O günden sonra güzel bir hayatımız oldu."

- "Bir taşının bile çalınmasına izin vermedi"

Antik kentin bekçiliğini devralan Mustafa Akgül de "Babam, antik kentin bir taşının bile çalınmasına izin vermedi. Ben de 32 yıldır aynı bilinçle görev yapıyorum." dedi.

Emekli olmayı düşündüğünü belirten Akgül, "Burada babamın büyük emekleri var. Bunun kıymetini iyi biliyorum. Elimden geldiğince korumaya çalışıyorum. Antik kenti gezerken babamın bu yolları adım adım yürüdüğü aklıma geliyor ve mutlu oluyorum." diye konuştu.


Muhabir : Süleyman Elçin
Yayınlayan : Ahmet Kayır

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve telgrafturk.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.